Yeni Üyelik Haber bülteni üyeliği
|
Önceki hayatı ve ailesiEric Bana, Melbourne, Avustralya'da iki çocuklu bir ailenin en küçük çocuğu olarak dünyaya geldi. Hırvatistan kökenli olan babası Caterpillar, Inc. şirketinde lojistik idareciydi. Annesi Eleanor ise kuafördü. Bana, Melbourne'nün Tullmarine kentinin batısındaki varoşlarda büyüdü. Oyunculuk becerisini erken yaşta gösteren Bana, altı-yedi yaşlarında aile üyelerinin taklitlerini yapabiliyordu. İlk olarak büyükbabasının yürüyüşünü, mimiklerini ve sesini takit etmeye başladı. Okuldan, öğretmenlerinin taklitlerini yapması yüzünden atıldı. Gençken, Mel Gibson'ın oynadığı Mad Max (1979) adlı filmi izledikten sonra aktör olmaya karar verdi. Yine de Melbourne'deki Castle Hotel'de stand-up yapmaya başlayana kadar bu mesleği ciddi olarak düşünmedi. Bana, komedyenliğin kendisine yeteri kadar para kazandırmadığını düşünerek burada barmenlik de yapmaya başladı.
1993-1997Bana, 1993 yılında Steve Vizard'ın gece yarısı programı Tonight Live'da sahne almaya başladı. Bana'nın performansı yapımcılar tarafından beğenilince skeçlerden oluşan komedi serisi Full Frontal adlı gösteriyi hem yazıp hem de sunmaya başladı. Dört yıl sonra kendi aile bireylerini temel alan hikâyeleri yazdı. Bunlar Bana'yı 1996 yılına kendi özel televizyon gösterisi olan Eric 'e götürdü. Gösteri günlük olaylara yer verirken Eric Bana Show 'a da başlamasına yol açtı. Dizinin senaryosunu Bana yazdı. Hicivlere ve ünlü konuklara rağmen izleyici çekmede başarısız olan dizi sekiz bölüm sonra yayından kaldırıldı. Buna rağmen bu dizi ile Logie Ödülleri'nde En İyi Popüler Komedyen ödülünü aldı. Aynı yıl, Melbourne'e yeni bir havaalanı kurulması için evlerinin yıkılması mecburi olan, fakat buna direnen bir ailenin hikâyesinin anlatıldığı The Castle adlı filmde muhasebeci Can Petropoulous karakteriyle rol aldı. Film beklenmedik bir mali başarı elde etti ve Avustralya'da 10,326,428 Avustralya doları kazandı.
1997-20051997 yılında dramatik rollerdeki tecrübesizliğine rağmen Andrew Dominik'in Kasap adlı filminde rol almayı başardı. Bu filmde Avustralyalı suçlu "Kasap" Read'i canlandırdı. Dominik proje üstünde beş yıl çalışmasına rağmen Read'i canlandıracak aktörü bulamamıştı. Sonra rolü televizyonda izlediği Eric Bana'ya verdi. Rolü almak için 4 hafta boyunca yemek yiyip kilo almayı kabul eden Bana, saçlarını da kazıttı. Ayrıca gerçek Read ile görüşme yaptı. Vücuduna dövme yaptırdı. Film için getirilen yaş sınırına rağmen Bana'nın performansı, Avustralya ve dışından olumlu yorumlar aldı. Amerikalı film eleştirmeni Roger Ebert, Bana'nın performansı için "Ben, bir komedyen olan Eric Bana'nın gelecekte büyük bir yıldız olacağını düşünüyorum. Bu performansı çok az sayıda aktör verebilir" diye yazdı. Kasap filmi Avustralya'da mali ve eleştirel açıdan başarılı oldu. 2001 yılındaki Avustralya Film Enstitüsü Ödülleri'nde En İyi Film dalında aday olurken, Bana En İyi Erkek Oyuncu ödülünü kazandı. 2001 yılında, yönetmen Ridley Scott, Bana'yı yeni filmi Kara Şahin Düştü'nün kadrosuna kattı. Kasap filminde Bana'yı çok beğenen Scott oyuncuyu seçmelerden geçirmeden sözleşme imzalattı. Bana, Mogadishu, Somali'deki görevini tamamlamaya çalışan Birinci Sınıf Çavuş Norm 'Hoot' Gibson'ı canlandırdı. Aktör filmin çekimlerine başlamadan önce Kasap filminde aldığı kiloları verdi ve ağırlık çalıştı. Delta Force operatörü Fort Bragg'tan ateş etme eğitimi aldı. Film olumlu eleştiriler ile karşılandı ve ABD'de gösterime girdiği ilk hafta Box Office listelerinde ilk sıraya geçip liderliği üç hafta korudu. Bana'nın sonraki projesi düşük bütçeli Avustralya filmi The Nugget (2002) oldu. Bu komedi filminde Avustralya'nın işçi sınıfında yer alan bir vatandaşı resmetti. Bana, kendisine çocukluğunu hatırlattığı için bu filmde rol aldı. The Nugget 'tan sonra İnanılmaz Hulk adlı popüler çizgi romandan uyarlanan filmde Bruce Banner'ı canlandırması teklif edildi. Bana, filmin senaryosu tamamlanmadan, Buz Fırtınası filmini beğendiği Ang Lee ile çalışmak için teklifi kabul etti. Böylece X-Men filmlerinde rol alan Hugh Jackman'dan sonra bir süper kahramanı canlandıran ikinci Avustralyalı aktör oldu. Bana, rolü "drama potansiyeli olması" ve "Ang Lee'nin sıradışı bir süper kahraman filmi çekmek istemesi" yüzünden kabul ettiğini söyledi. Bana ayrıca Sam Elliot ve Nick Nolte'nin sevdiği oyuncular olduğunu ve filmde onlarla birlikte yer almasına çok sevindiğini belirtti. Hulk mali ve eleştirel açıdan umulan başarıyı sağlayamadı. Fakat Eric Bana'nın oyunculuğu övgü topladı. Bana, Bilim-kurgu, Fantastik&Korku filmleri Akademisi Ödülleri'nde aday oldu. Aktör aynı yıl gösterime giren Kayıp Balık Nemo adlı animasyon filmde küçük bir seslendirme de yaptı 2004 yılında, Bana, yüksek bütçeli bir film olan Truva'da Brad Pitt ile oynadı. Filmde Prens Hector'u Eric Bana, Truvalılara karşı savaşan Achilles'i ise Brad Pitt canlandırdı. Yönetmen Wolfgang Petersen'in teklifini kabul eden Bana, Brad Pitt'in bir Kasap hayranı olduğunu öğrendi. Bu filmden önce hiç ata binmeyen Eric Bana sıfırdan başlayarak ata binmeyi öğrendi. Ayrıca rolü nedeniyle ağırlık ve dövüş antremanları da yaptı. Film Kuzey Amerika'da 364 milyon Amerikan doları kazansa da, ABD dışında 133 milyon Amerikan doları kazanabildi.
2005'ten günümüzeBana, 2005 yılında Steven Spielberg'in yürütücü yapımcılığını ve yönetmenliğini yaptığı Münih filminde, 1972 yılındaki olimpiyatlarda öldürülen İsrailli atletlerin intikamını alan bir ajan rolündeydi. Bana bu film sayesinde Avustralya Film Enstitüsü (AFI) tarafından En İyi Aktör dalında ödüle aday gösterildi. Münih bir çok pozitif yorum aldı. Fakat bir çok tartışma da alevlendi. Bunlardan en önemlisi filmin terörizm karşıtı değil aksine terörizm savunucusu bir tavır takınması iddiasıydı. 2006 yılında, Bana, Academy of Motion Picture Arts and Sciences tarafından davet edildi. Bana'nın Münih'ten önce başladığı Şans Sende adlı yapım ancak 2007'de gösterime girebildi. Filmde, profesyonel bir poker oyuncusu olan Huck Cheever'in, kisişel problemlerinin bulunduğu rakiplerini yenmek için Las Vegas'ta düzenlenen bir turnuvaya katılması anlatılmıştır. Sonraki filmi ise bir Avustralya draması Babam, Romulus oldu. Film Raimond Gaita'nın kisişel deneyimlerinden yola çıkarak yazdığı "Romulus, My Father" isimli kitaptan uyarlandı. Yapım bir çok olumlu kritik ile karşılandı ve Eric Bana'ya ikinci En İyi Aktör (AFI) ödülünü getirdi. Ardından Bana, "The Other Boleyn Girl" isimli, tarihte yaşanan gerçek olaylara dayanan kitaptan uyarlanan Boleyn Kızı adlı filmde Scarlett Johansson veNatalie Portman ile rol aldı. J. J. Abrams'ın yönettiği Star Trek filminde Nero adlı kötü adamı ve The Time Traveler's Wife filminde Henry DeTamble karakterini canlandıran Bana ayrıca 2008 yılının Haziran ayında vizyona girmesi beklenen Judd Apatow'un yönetmenliğini yaptığı Funny People adlı yapımda Adam Sandler ve Seth Rogen ile başrolü paylaştı. Eric Bana'nın ayrıca, daha yapım aşamasında olan Factor X adlı filmde Ridley Scott ile yeniden çalışması beklenmektedir. Bana'nın yer alacağı fakat daha yapım aşamasında olan bir diğer film ise Armored 'dir. 2004 tarihli Fransız filmi Le Convoyeur'un yeniden çevrimi olan Armored 'in yönetmenliğini F. Gary Gray, senaryosunu ise David Ayer ve Andrew Kevin Walker üstlendi.
Gerçekleşmeyen ProjelerEric Bana, 2002 yılında Yeni Nesil Ajan filminde Xander Cage karakterini canlandırması için gelen teklifi The Nugget'ta oynamak için reddetti. Bana, Daniel Craig role seçilmeden önce vatandaşı Hugh Jackman ile potansiyel James Bond adayları arasında yer alıyordu. Soğuk Dağ filminde Jude Law'ın oynadığı rol için adı geçti. Superman'i de canlandırması gündeme gelen Bana, daha önce başka bir süper kahramanı canlandırması (Hulk) yüzünden rolü kaybetti. 2007 yılındaysa Altın Pusula filminde Kevin Bacon ve John Hurt ile oynayacağı söylenen Bana, bu filmde de diğer iki aktör gibi rol almadı.2003 yılındaki Hulk filminde Bruce Banner'i canlandıran aktör, ikinci film için imzasını atsa da, Ang Lee'nin filminin gişede umulanı verememesi yüzünden,2008 yapımı The Incredible Hulk'ta yerini Edward Norton'a bıraktı. Fakat yönetmenliğini Louis Leterrier'in yaptığı bu film önceki filmin hasılatını yaklaşık olarak 20 milyon dolar geçse de bütçe farkından dolayı neredeyse aynı kârı getirdi. 3:10 Treni'inde başrollerde Tom Cruise ve Eric Bana düşünülse de filmde Russell Crowe ve Christian Bale oynadı.
|
|
Copyright © 2005 Uzerine.com
uzerine.com Ana Sayfa |
Gizlilik Sözleşmesi |
Üye Girişi